İnsanın kendini arayışı 450 milyon yıl öncesine dayanan bir konu. Var olduğumuzdan beri merak ediyoruz. Kimiz, neyiz? Nasıl çalışıyor beynimiz? Neden yıllardır eğitim sistemimizde bunu öğretmediler diye yakınıp duruyorum. Öğrendiğim günden beri her gün ayrı şok yaşayarak bendeki değişimi gözlemliyorum. Ne kadar anahtar bir bilgiymiş aslında. Tabi bu konuda uzman olmadığımı sadece sizlere yararlı olacağını düşündüğüm ve kendi hayatımda bilmenin faydasını gördüğüm kadarını anlatacağımı belirtmek isterim. Umarım açıklayıcı bir şekilde aktarabilirim :)
Beynimiz!!
Görselden de anlayacağınız üzere beynizimin üç ana sistemi var.
- Sürüngen beyin
- Duygusal beyin (limbik)
- Görsel beyin (neokorteks)
Sürüngen beyin, beynimizdeki en eski sistemdir.
Size yeme, nefes alma, riski bertaraf etme, üreme konularında baskı yaparak adeta kendi varlığını sürdürmeye çalışır. Oldukça da aptal ve eski usul çalışarak yapar bunu ama korkmayın. Onu kontrol altına aldığınız noktada hayatınızın da kontrolünü elinize almış olacaksınız. Sürüngen sistem otonom bir sistemdir. Alışkanlıklarımızı da bu sistem yönetir. Mesela araba kullanırken aynı anda konuşabilirsiniz. Siz konuşurken bilişsel yani neokorteks çalışırken arabayı sürüngen beyin kullanır. Yaaaa! :)
Seksör diye bir meslek var belki bileniniz vardır. Hayır öyle zannettiğiniz gibi bir iş değil arkadaşlar fesat olmayın. Seksörler tavuk çiftliklerinde civcivleri cinsiyetlerine ayırır. Yüklü miktarlarda da maaşları vardır. Normalde civcivleri cinsiyetlerine ayırmak zor bir iştir. Sektörde bu işi saniyede bir civciv cinsiyetini anlamak maharettir. İşte bu işi bu insanlara yaptıran sistem sürüngen beyindir. Otonom bir şekilde adeta makina gibi ayırmayı öğrenmişlerdir.
Piyano çalmayı veya tenis oynamayı öğrenmeye çalışıyorsunuz diyelim. Zaman geçtikçe ve alıştırma yaptıkça sürüngen beyninizi eğitiyorsunuz. Parmaklarınızın veya kollarınızın otomatik karar vermeye geldiği noktada sürüngen sistem konuyu almış demektir. Dedim ya aslında aptal bir sistem, siz öğrenmeye çalıştıkça zorlanıyor ve tembellik yapmak için sizin öğrenme isteğinizi kamçılıyor. Size resmen;
-Hadi eve gidelim.
-Bugün dersi ekelim.
diye diyee kendi konfor alanında kalmanızı sağlıyor. ÇAKAL :)
Duygusal beyin, duygularınızın kontrolünü hormon basarak sağlıyor. Sürüngen beyinle oldukça iyi anlaşıyor. Şöyle açıklayayım; Sürüngen sistem çok eski bir sistem demiştim o yüzden 150 milyon öncesine gidelim. Karşınıza bir kaplan çıktı ve doğada kendinizi savunmanız için gerekli fazla alet edevat yok. Sadece siz ve kaplansınız. Kaplanı gördüğünüz anda stres seviyeniz yükselir ve sürüngen sistem panikler, duygusal beyine kortizol salgılatır. Kortizola stres hormonu diyebiliriz. Dolayısıyla sürüngen sistemi hackleyebilirsek duygularımızı da kontrol altına alabiliriz. Ne dersiniz? :)
Görsel beyin, neo korteks veya bilişsel korteks olarak da bilinir. Beynimizdeki en yeni sistemdir. Bizi diğer canlılardan ayıran da bu sistemdir. Hatta ilgili olanlar bilirler; evrim teorisinde diğer insan ırklarından ayrılmamızı sağlayan ve kurgulayabilmemiz sayesinde koloniler halinde yaşamımızı sürdürmemizi sağlayan sistem olduğu söylenmektedir. Mesela bir maymuna cennetten bahsetseniz anlamaz çünkü kurgulayamaz ve hayal kuramaz. Muhakeme kabiliyetimizi sağlayan da bu sistemdir. Yani plan, strateji, entrika, matematik ne varsa burada... Bilincimiz de burada depolanır.
Bilinç iki düzeyden oluşur.
1) Yüksek Bilinç
2) Çekirdek Bilinç
Yüksek bilinç bizim geçmişte kendimiz ve çevremizle ilgili hatta geleceğimizle ilgili kurduğumuz planlar, hedefleri saklayan bir depo gibidir.
Çekirdek bilinç ise yoga yapanlar bilirler, anda kalır. Yani yüksek bilinci durduğunuz an çekirdek bilinçtesinizdir.
- Görsel beyin okuyarak, teorik bilgilerle gelişir. Sürüngen beyin ise uygulama ve alıştırma ile gelişir. Yani teori bilince, alıştırma ve uygulama sürüngen beyne yüklenir.
Asıl zurnanın zırt dediği yere gelelim. Bu bilgiler bize neden lazım? ;
- Bu gerizekalı, hayatımızı sürekli konfor alanında tutmaya çalışan sürüngen beyni bir kaniş olarak düşünelim. O orda öyle arkada biryerlerde takılıyor habire yemem lazım, gezmem lazım, eğlenmem lazım, sevişmem lazım, yatmam lazım diye. Köpeği olanlar bilirler. Otur dediğinde oturur, yat dediğinde yatar. Çünkü beyninin çalışma sistemi budur. Ama oturmayı da kalkmayı da uygulamalar sayesinde öğrenir. Sen ne dersen yapmaya başlar. Düzenli uygulamaları tekrar etmediğinde ise komutları unutmaya başlar.
Evet arkadaşlar beynimizin içinde bir kaniş yaşıyor :)) Siz ona EMİR verirseniz kontrolü elinize alırsınız.
- Hepimiz spor alışkanlığı edinirken aynı problemi yaşamışızdır. Spora gitmemiz gerektiğinin farkındayız çünkü görsel beyinde teorik olarak bu yüklü. Tam niyetlenmişken, "Sonra giderim." deyip gitmediğiniz oldu mu hiç? İşte beyninizdeki kaniş oturmak istiyor da ondan. Onunla pazarlığa girmeyin. Girerseniz kaybedersiniz. Spora mı gidicez? Kendi kendimize KALK dediğimiz an o emri alacak. Ya da gece uyuyorsunuz diyelim ama 3'te uyanıp halletmeniz gereken birşey var. YAP dediğiniz an o emri yerine getirecek alışkanlığı kazanacak kanişiniz.
- Sebep yokken gülümseme mimiği yaparsanız, kaniş diyecek ki aaaa bu gülümsüyor demek ki var birşey diye sevinmeye başlayıp orta beyine mutluluk hormonu bastırıyor. Denemesi bedava ;)
- Duygularınızı kontrol altına alırken, her kötü hissettiğinizi düşündüğünüz anda kendi kendinize, içinizden "İYİSİN!", "MÜTHİŞSİN!" gibi kelimeler kullanarak telkinde bulunabilirsiniz. Dikkatinizi çekerim sadece tek kelimelik telkinler öneriyorum.
- Spor yaparken vücudunuz artık titremeye başladığı noktada kaniş başlıyorsa yalvarmaya; "Ne olur yeter oturalım. Yapamazsın zaten." Ama siz kendinize "ÇELİKSİN!" "DEMİRSİN!" gibi telkinler verirseniz hareketi geliştirme kapasiteniz de artıyor.
Unutmayın; Kendi hayatınızda kontrol kurarsanız, başkaları kontrolünüz altına girmeyi kendileri tercih eder.
Şimdilik bu konuda aktaracaklarım bu kadar. Diğer yazılarda tekrar bu konulara değineceğim için bu anlattıklarım önemli. Hormonlardan bahsedelim ne dersiniz?! Dikkatinizi kaybetmek ve çok yüklenmek istemiyorum. Sorularınızı, görüşlerinizi lütfen benimle paylaşın.
Sağlıklı kalın!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder